The Oedipus Complex and the Uncanny in Murakami's Kafka on the Shore and Killing Commendatore

Murakami’nin Sahilde Kafka ve Kumandanı Öldürmek romanlarındaki başkişilerin bastırılmış duygu kaygılarının Freud’un Oedipus kompleksi, kastrasyon anksiyetesi tekinsizlik kavramı bağlamında irdelenmesi bu çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Romanların anlatıcısı konumunda olan ortak özelliklerine bakıldığında her iki karakterin de toplumdan izole olmuş, hayatlarındaki önemli birilerini yitirmiş benliklerini bulmak isteyen bireyler oldukları görülmektedir. Bu çalışmada psişelerindeki oedipal çatışmalar üzerinde durularak barındırdıkları anlamlar irdelenecek romanlardaki duygusunun nasıl nerede ortaya çıktığı tartışılacaktır. romanında adlı başkişi babasının yapmış olduğu kehanet sonucunda Oedipus’un kaderinden kaçamayarak ensest ihlali baba katlini gerçeküstü bir anlatı yoluyla gerçekleştirmektedir. romanındaki başkişinin kumandanı öldürmesi sembolize etmekte karısı ile onun izni olmadan rüyasında ilişkiye girmesi ise sembolik yasak ihlalini anımsatmaktadır. romandaki karakterlerin yitirdiklerini yerine koymak inşa etmek için kehaneti getirdikleri sonucuna varılmıştır. Her romanda da Freudyen duyguları uyandıracak yolculuğa çıktıkları gözlemlenmektedir. Kafka’da yolculuk uyandırırken yeraltındaki karanlık dar tünellere girmek zorunda kaldığı yolculuğu sırasında duygusunu deneyimlemektedir. yolculukların gördükleri rüyaların veya zaman kurdukları hayallerin bastırdıkları bilinçdışı korkuları arzularını yansıttıkları çıkmaktadır.